📘 ❞ İsl acirc m Uuml mmetinin Dirilişinde Ana Prensipler ❝ كتاب ــ عبدالرحمن عبدالخالق اصدار 1994

كتب إسلامية باللغه التركية - 📖 ❞ كتاب İsl acirc m Uuml mmetinin Dirilişinde Ana Prensipler ❝ ــ عبدالرحمن عبدالخالق 📖

█ _ عبدالرحمن عبدالخالق 1994 حصريا كتاب İsl acirc m Uuml mmetinin Dirilişinde Ana Prensipler 2024 Prensipler: Bir olan Allah’a hamd olsun, salat ve selam kulu Rasûlü Muhammed’e ve âline olsun Kuveyt’in bazı camilerinde hutbe verirdim Her zamanki adetlerimde olduğu gibi, müslümanların dertleriyle dertlenmek, onların meselelerine çözüm yolu aramak, ahirette Allah’ın rızasına kavuşmanın yollarını göstermek, şiarım olmuştu 1967 senesindeki Yahudiler’le en son savaşımızdan önce birgün cuma hutbesinde insanlara yönelerek şöyle söyledim: Şüphesiz ki Araplar ülkesinde insanların azı müstesna çoğu, yahudilerle olacak savaşta zafer bekliyorlar Onların denizde gark olacağına inanıyorlar Hiç şüphe yok her müslüman bunun böyle olmasını ister Ancak ne var şunu söylemeyi demeden duramayacağım; görükürdeki bizim düşmanlarımızın durumu böyle hiç benzemiyor, biz hiç bir zaman zafere erişemeyeceğiz Dedim ki; yeryüzünde değişmeyen tebdil olmayan sünnetleri vardır, kim ki bu okur, öğrenir araştırırsa, görecektir zafer, yahudilerin olacaktır Aşağıdaki anlatacağım durumlar, bizi nasıl yenilgiye uğrattıkları ve yenilgi sebeplerinin başlıcaları, duruma açıklık kazandıracaktır Biz savaşa parçalanmış gruplar halinde gireceğiz (Bu durum savaştan kendini göstermiştir) yokki ayrılık gruplaşmak ulaştırmayacaktır Çünkü sünnetine koyduğu kurallara aykırıdır Düşmanımız ise saflarını düzeltmiş birleştirmiştir İşte durum, izzet kuvvet üretir girerken askerlerimizde kendisini siper eden akide, de hedeflenmiş noktamız vardı Bizde görülen tezahürler, boş kelimeler, övünüşler, izzetin şerefin Araplar’ın olduğundan ibaretti Böyle inanışlar, düşmanın kurşunu ile karşılaştığı anda yokolabilecek inanışlardır Düşmanlarımızın inanışları başkadır Onlar; Allah’ın yarattığı seçilmiş millet olarak adetlerini, gelenek göreneklerini, Allah’ın babalarına vadettiklerini tekrar ifa iade etmektir kadar inanış fasid de olsa, askerlerimizin inancından daha kuvvetlidir aramızda nifak tohumları saçan, yalan söyleyen hilekârlarla ve yapamayacağı şeyi söyleyenlerle beraber giriyoruz Onların yalancılıkları çoğu kez açığa çıktığı halde neden hala onlara güveniyoruz Veyahutta durumunu göz önüne alarak gafletten uyanmadık Ey kavim! Düşmanlarımızın kapımızda dansözlerin oynadığı gecelerde sabahlamak için hazırlık yapan mahalde yeri o geceleri eğlenceyle geçirip kadihler tokuşturan generallerimizin karşısında nasıl zafer olabilir? Sonra dedim inanıyorum eğer muhakkak ki Allah’ın değişmiştir O değişmeyecektir veyahutta aklım başımdan gitmiştir zannetmem büyük fitnedir Allah’tan dileğim bunlardan beri olmaktır Eğer kaybetmiş hüsran olmuş isek; işte beklenilendir “La havle vela kuvvete illa billah” Pazartesi günü yani hutbemden iki gün sonra harb başladı İnsanlar radyolarının başına toplandılar Birinci geceyi, Arap askerlerinin ‘Tel Aviv’e’ girişine kadar sabahladılar Bütün his duyguları ile radyolarının başında sabahlayan erkeklerine efendileri radyo hanımları, şunları söylediler: Eğer Araplar ‘Tel Aviv’e girerse lütfen beni uyandır! Üzülerek söylüyorum ben de, geceleyenlerdendim Aklım bana diyordu zafer olmayacak, sünnetlerine muhalefet yoktur İsteğim hırsım şöyle söylüyordu: “Bekle sünnetler değişiyor sen tahmin ettiklerinde yanılıyorsun ” Yenilgi, çarşamba kendini gösterdi Sonra perşembeye devam ederek herkes şahit oldu Ve herkesin gözleri cuma sabahı sergilenmiş Lakin insanlar buna inanmakta direndiler, tuzak olduğunu ileri sürdüler Nihayet geldi hazırlamadım! Geçen hutbelerimden dediklerimden başka diyebilirdim! diyeyim! Bu kalbimi ezip geçiyordu! Uzun yok oluş ümmetimi sarıyordu! Kalpler üzerinde kilitler, gözler perdeler, işitilenlerde ağırlıklar!! Tekrar önünde kalktım, senadan hutbeye başladım ve dedim ki: Ey insanlar! hutbelerde belirttiğim gibi ulaşmamız mümkün değildir Ben gaybı bilen değilim Gaybı Allah’tan başka kimse bilemez Bu kitap, İslâm ümmetinin erişebileceğini, erişmesinin sebeplerini, günümüzde müslümanların hezimete uğramalarının dirilişine giden düşmanlarını açıklamaktadır كتب إسلامية باللغه التركية مجاناً PDF اونلاين مكتبة باللغة : تشمل جميع الكتب الاسلامية التى تخص اللغة وتشمل (Sahabeler hakkında Kitaplar Kuran Bilimsel Mucizelerindeki Ahl el Sunnat al Jama'a Hadis Zaidi Kitapları Kitap Suras Kitaplar Şii İnanç İslami Şablonları Tarih Cihad Fıkıh Kitapları) İslam: İslami, İlahi Ateist din var, İslam'a göre sadece Allah Muhammed Allah'ın elçisidir İslam, dünyadaki ikinci dindir İslam'ın temelleri: İslam'ın beş ayağı Şii Müslümanlar tarafından paylaşılan Sünni toplumu arasında İslam'ın önemli ibadetidir, ancak girişinin temeli Sun dini alimleri ise, aralarında Hz şunlardır: İslami fikirler inançlar: Kuran'a Müslümanlar, Allah'a, meleklerine, kitaplarına, habercilerine gününe inanırlar Ayrıca, yargı kaderi, Peygamberini arttırır inancı söylerken Muhammed'in Hadisi: "Tanrı'ya, Meleklerine, Kitaplarına, Habercilerine ertesi inanmak, kadere, iyiliğe kötülüğe inanmak Yapmak Aynı zamanda İmamat'ı dinin varlığı içerir الإسلام : يعد أساس الاسلام هو الإيمان بالإله الواحد وهو الله أنه دائم حي لا يموت ولا يغفل عدل يظلم شريك له ند والد ولد رحمن رحيم يغفر الذنوب ويقبل التوبة يفرق بين البشر إلا بأعمالهم الصالحة خالق الكون ومطلع كل شيء فيه ومتحكم به وفي المعتقد الإسلامي؛ ليس كمثله أي مغاير تمامًا لكل مخلوقاته وبعيد عن تخيلات لهذا فلا يوجد صورة أو مجسم إنما يؤمن المسلمون بوجوده ويعبدونه دون أن يروه كما الإسلام واحد أحد يرفض عقيدة الثالوث المسيحي بوجود ثلاثة أقانيم فضلاً رفض ألوهية المسيح الذي بشر رسول العقيدة الإسلامية ومن أهم السور التي يستدل المسلمين بها ذلك سورة الإخلاص: قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ الصَّمَدُ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا يقول بعض الباحثين كلمة "الله" العربية المستخدمة إسلاميًا للدلالة ذات الرب هي مكونة من قسمين: "الـ" و"إله" بينما أخرون جذورها آرامية ترجع لكلمة "آلوها" ولله عدة أسماء وردت القرآن وهناك تسعة وتسعين اسمًا اشتهرت عند السنة باسم "أسماء الحسنى" وهي مدح وحمد وثناء وتمجيد لله لسان الرسل وفق السني ومنها: الملك القدّوس السلام المؤمن المهيمن العزيز الجبّار القابض الباسط الوكيل الأول الرؤوف ذو الجلال والإكرام وغيرها والحقيقة هناك خلاف حول عدد الأسماء الحسنى علماء وخلاف ذاتها البعض رجح عددها وفقًا لحديث أورده البخاري الرسول محمد قال: "إن مئةً واحدًا أحصاها دخل الجنة

إنضم الآن وتصفح بدون إعلانات
İsl acirc m Uuml mmetinin Dirilişinde Ana Prensipler
كتاب

İsl acirc m Uuml mmetinin Dirilişinde Ana Prensipler

ــ عبدالرحمن عبدالخالق

صدر 1994م
İsl acirc m Uuml mmetinin Dirilişinde Ana Prensipler
كتاب

İsl acirc m Uuml mmetinin Dirilişinde Ana Prensipler

ــ عبدالرحمن عبدالخالق

صدر 1994م
عن كتاب İsl acirc m Uuml mmetinin Dirilişinde Ana Prensipler:

Bir olan Allah’a hamd olsun, salat ve selam kulu ve Rasûlü olan Muhammed’e ve
âline olsun.
Kuveyt’in bazı camilerinde hutbe verirdim. Her zamanki adetlerimde olduğu gibi,
müslümanların dertleriyle dertlenmek, onların meselelerine çözüm yolu aramak,
ahirette Allah’ın rızasına kavuşmanın yollarını göstermek, şiarım olmuştu.
1967 senesindeki Yahudiler’le olan en son savaşımızdan önce birgün cuma
hutbesinde insanlara yönelerek şöyle söyledim: Şüphesiz ki Araplar ülkesinde
insanların azı müstesna çoğu, yahudilerle olacak savaşta zafer bekliyorlar. Onların
denizde gark olacağına inanıyorlar. Hiç şüphe yok ki her müslüman bunun böyle
olmasını ister. Ancak ne var ki şunu söylemeyi demeden duramayacağım;
görükürdeki bizim ve düşmanlarımızın durumu bunun böyle olacağına hiç
benzemiyor, biz hiç bir zaman zafere erişemeyeceğiz.
Dedim ki; Allah’ın yeryüzünde değişmeyen ve tebdil olmayan sünnetleri vardır, kim
ki bu sünnetleri okur, öğrenir ve araştırırsa, görecektir ki bu zafer, yahudilerin
olacaktır.
Aşağıdaki anlatacağım bu durumlar, düşmanlarımızın bizi nasıl yenilgiye uğrattıkları
ve bu yenilgi sebeplerinin başlıcaları, duruma açıklık kazandıracaktır.
Biz bu savaşa parçalanmış gruplar halinde gireceğiz (Bu durum savaştan önce kendini
göstermiştir). Hiç şüphe yokki ayrılık ve gruplaşmak bizi zafere ulaştırmayacaktır.
Çünkü Allah’ın sünnetine ve koyduğu kurallara aykırıdır. Düşmanımız ise saflarını
düzeltmiş ve birleştirmiştir. İşte bu durum, izzet ve kuvvet üretir.
Biz bu savaşa girerken ne askerlerimizde kendisini siper eden bir akide, ne de
hedeflenmiş bir noktamız vardı. Bizde görülen tezahürler, boş kelimeler, övünüşler,
izzetin ve şerefin Araplar’ın olduğundan ibaretti. Böyle inanışlar, düşmanın kurşunu
ile karşılaştığı anda yokolabilecek inanışlardır.
Düşmanlarımızın bu savaşa girerken ki inanışları bir başkadır. Onlar; Allah’ın
yarattığı seçilmiş bir millet olarak adetlerini, gelenek ve göreneklerini, Allah’ın
babalarına vadettiklerini tekrar ifa ve iade etmektir. Her ne kadar bu inanış fasid de
olsa, bizim askerlerimizin inancından daha kuvvetlidir.
Biz bu savaşa aramızda nifak tohumları saçan, yalan söyleyen hilekârlarla ve
yapamayacağı şeyi söyleyenlerle beraber giriyoruz. Onların bu yalancılıkları çoğu kez
açığa çıktığı halde neden hala onlara güveniyoruz. Veyahutta onların bu durumunu
göz önüne alarak neden gafletten uyanmadık.
Ey kavim! Düşmanlarımızın kapımızda olduğu halde dansözlerin oynadığı gecelerde
sabahlamak için hazırlık yapan ve mahalde yeri olmayan bir zafer için o geceleri
eğlenceyle geçirip kadihler tokuşturan generallerimizin bu durumu karşısında nasıl
zafer bizim olabilir?
Sonra dedim ki; inanıyorum ki eğer bu durum karşısında zafer bizim ise muhakkak ki
Allah’ın sünnetleri değişmiştir. O değişmeyecektir -veyahutta aklım başımdan
gitmiştir- Hiç zannetmem bunun böyle olacağına. Veyahutta bu büyük bir fitnedir.
Allah’tan dileğim bunlardan beri olmaktır.

Eğer biz kaybetmiş ve hüsran olmuş isek; işte bu beklenilendir. “La havle vela
kuvvete illa billah”.
Pazartesi günü yani bu hutbemden iki gün sonra harb başladı. İnsanlar radyolarının
başına toplandılar. Birinci geceyi, Arap askerlerinin ‘Tel Aviv’e’ girişine kadar
sabahladılar. Bütün his ve duyguları ile radyolarının başında sabahlayan erkeklerine
efendileri için radyo başında sabahlayan hanımları, şunları söylediler: Eğer Araplar
‘Tel Aviv’e girerse lütfen beni uyandır!
Üzülerek söylüyorum ki ben de, o geceleyenlerdendim. Aklım bana diyordu ki; zafer
olmayacak, Allah’ın sünnetlerine muhalefet yoktur. İsteğim ve hırsım bana şöyle
söylüyordu: “Bekle sünnetler değişiyor ve sen tahmin ettiklerinde yanılıyorsun.”
Yenilgi, çarşamba günü kendini gösterdi. Sonra perşembeye kadar devam ederek
herkes duruma şahit oldu. Ve bu durum herkesin gözleri önüne cuma sabahı
sergilenmiş oldu. Lakin çoğu insanlar buna inanmakta direndiler, bunun bir tuzak
olduğunu ileri sürdüler.
Nihayet cuma günü geldi hutbe hazırlamadım! Geçen hutbelerimden dediklerimden
başka ne diyebilirdim! Ve ne diyeyim! Bu yenilgi kalbimi ezip geçiyordu! Uzun yok
oluş ümmetimi sarıyordu! Kalpler üzerinde kilitler, gözler üzerinde perdeler,
işitilenlerde ağırlıklar!!
Tekrar insanlar önünde kalktım, Allah’a hamd ve senadan sonra hutbeye başladım ve
dedim ki:
Ey insanlar! Geçen hutbelerde belirttiğim gibi bizim zafere ulaşmamız mümkün
değildir. Ben gaybı bilen değilim. Gaybı Allah’tan başka kimse bilemez.



Bu kitap, İslâm ümmetinin nasıl zafere erişebileceğini, zafere erişmesinin sebeplerini, günümüzde müslümanların hezimete uğramalarının sebeplerini, İslâm ümmetinin dirilişine giden yolu ve düşmanlarını açıklamaktadır.
الترتيب:

#1K

1 مشاهدة هذا اليوم

#46K

13 مشاهدة هذا الشهر

#63K

5K إجمالي المشاهدات
عدد الصفحات: 34.
المتجر أماكن الشراء
عبدالرحمن عبدالخالق ✍️ المؤلف
مناقشات ومراجعات
QR Code
أماكن الشراء: عفواً ، لا يوجد روابط مُسجّلة حاليا لشراء الكتاب من المتاجر الإلكترونية
نتيجة البحث